ŞELÂLE
Yalçın kayalardan fışkırır suyu
Beyaz bulut gibi çıkar şelâle
Giymiş gelinliği, servidir boyu
Sevdalı sevdalı bakar şelâle
Başına kondurmuş sedeften tacı
Gülücükler saçar, gönül ilacı
Komşusu çam, ardıç, gürgen ağacı
Sevgiliye hasret çeker şelâle
Sisli gecelerle ederken cengi
Köpük köpük olmuş masmavi rengi
Yeşille birleşmiş kurmuş ahengi
Kardan kurdeleyi takar şelâle
İnsanı cezp eder hırçın duruşu
Dinleyeni dinlendirir cümbüşü
Ona eşlik eder kekliği, kuşu
Sevgi tohumunu eker şelâle
Gözlerinden akar sevinç yaşları
Hicabında yere iner başları
Öpe öpe törpülemiş taşları
Yufka yüreğimi yakar şelâle
Var mı tabiatta böyle bir inci
Emsalleri arasında birinci
Yüzünden okunur hüznü, sevinci
Dur, dinle derdini döker şelâle
Kışın alır yağmurunu, karını
Sağırlar işitmez ahu zarını
Anmamak mümkün mü sanatkârını
Haykıra haykıra akar şelâle.
Mehmet Postallı / 1997
Aktif Ziyaretçi | 18 |
Bugün Toplam | 73 |
Toplam Ziyaret | 99954 |