GÖKOLUK
Dostlarını muhabbetle selamlar
İki koldan sarılırsın Gökoluk
Dilinden dökülür tatlı kelamlar
Gönüllere kurulursun Gökoluk
Çevreni bürümüş yemyeşil bir şal
Şirin gelincikler açılmış al al
Kuşağın Gedik’ten gülümser Hilal
Sen de ona vurulursun Gökoluk
Karşından seslenir Tuzla Pınarı
Size pay edilmiş dağların karı
Şerbetten lezizsin, yağmurdan arı
Hak emriyle durulursun Gökoluk
Söyle bana, kimler koydu adını?
Birlikte edelim onun yâdını
Ancak, içen bilir senin tadını
Bal özüyle karılırsın Gökoluk
Herkes uykudayken bir sen uyanık
Nice sevdalara olmuşsun tanık
Kadir bilmezlerden yüreğin yanık
Gönül koyar, darılırsın Gökoluk
Toroslarda güneş bir başka doğar
Tahtacık Dağı’ndan bir bulut ağar
Güzeller uyanır gözünü ovar
Yanaklara sürülürsün Gökoluk
Yazın sıcağından kaçar gelirim
Çadırımı kurar komşu olurum
Buz gibi suyunla hayat bulurum
Dudağından sorulursun Gökoluk
Yer tutmuşsun Aladağ’ın döşünde
Kederim kaybolur bir gülüşünde
Ziyaret etmezsem her gelişimde
Sitem eder, kırılırsın Gökoluk
Bir çift mavi gözle, o hoş bakışın
Meftun eder miski-amber kokuşun
Dinlendirir şırıl şırıl akışın
Benliğimle örülürsün Gökoluk
Mehmet Postallı / 2008