YAHYALI’M
Yahyalım kalbimde başkadır yerin
Tabiat güzeli elin var senin
Sende yaşamayan bilmez değerin
Beni, meftun eden halin var senin
Danişmentlilere açtın kucağın
Şanlı ecdadınla kopmasın bağın
Kıyamete kadar tütsün ocağın
Edepli, erkânlı yolun var senin
Evliyalar himmetiyle kurulmuş
Şehitlerin kanlarıyla yoğrulmuş
Sıradağlar etrafına çevrilmiş
Tutunacak sağlam dalın var senin
Gözler ışıl ışıl, sevinçli herkes
Minarelerinden yükselir bir ses
Camide saf tutmuş hepsi tek nefes
Allah Allah diyen dilin var senin
Nasıl anlatayım bütün köyünü
Karabaş kuzuyu, doğuş koyunu
Gözbaşından içirirsin suyunu
Barajlar doldurur selin var senin
Kış gelince baharını beklerim
Dağ, taş gezer her yanını yoklarım
Demet demet çiçeğini koklarım
Miski amber kokar gülün var senin
Ağaçlar sabırla bekler baharı
Çiçekle bezenir bütün dalları
Salkım salkım üzüm verir bağları
Yüzünde yeşilden tülün var senin
Elma mı, armut mu, kiraz mı desem?
Biri küser bana, birini yesem
Yüne ilmek ilmek verilir desen
Adınla anılır halın var senin
Ben, sevdalısıyım serin yaylanın
Kardan soğuk sular dengidir balın
Bize armağanı Yüce Mevla’nın
Toroslarda Yedigölün var senin
Köpük fışkırıyor yalçın kayalar
Akar hırçın sular taşları yalar
Şelâle aşk ile sazını çalar
Gönül eğlendiren telin var senin
Kuşların cenneti Sultan Sazlığı
Kuş nameleriyle yakar düzlüğü
Kaygı çeker miyim ben, yalnızlığı
Hasretle saracak kolun var senin
Maden, orman sende, daha ne saysam
Yahyalım adını dünyaya yaysam
Hasbelkader bir gün ayrı kalırsam
Kokunu salacak yelin var senin
Mehmet Postallı / 1995