Bahar havasını alınca, dağlar
Pınar başlarını özledin mi hiç?
Her dereden ayrı şelale çağlar
Geçip karşısına izledin mi hiç?
Kekliklerin ötüşünü duydun mu?
Çiçeklerin kokusuna doydun mu?
Topladığın mantarları saydın mı?
Dağda ateş yakıp közledin mi hiç?
Sıcak bazlamaya sütyüzü katıp
Dizleri bükerek keçede yatıp
Koyaklarda, tepelerde otlatıp
Kursiyen’de koyun tuzladın mı hiç?
Tahtacık’a Yedigöl’e vardın mı?
Gün doğarken manzarayı gördün mü?
Çimenler üstüne sofra serdin mi?
Çıkıp Aladağ da yazladın mı hiç?
Sacların üstüne ateş yakılır
Baş yaylada göç çöreği çekilir
Üzerine çörekotu ekilir
Yaylacı yolunu gözledin mi hiç?
Temmuz sıcağında gel yana yana
Keklicek’den su al iç kana kana
Nohudu, arpayı ekip Ayvan’a
Yolarken tarlayı dizledin mi hiç?
Sap toplarken, insan yanar kavrulur
Teker taşa çıkar, kağnı devrilir
Düvenler koşulur, harman savrulur
Sap çevirip, tınaz düzledin mi hiç?
Bir selvi boyluya gönül bağlayıp
Aşk oduyla yüreğini dağlayıp
Köşelerde için için ağlayıp;
Sevdiğini ondan gizledin mi hiç ?
Mehmet Postallı / 2003
Aktif Ziyaretçi | 42 |
Bugün Toplam | 112 |
Toplam Ziyaret | 98583 |