EVİMİZ VE ÇOCUKLUĞUM
Bir evimiz vardı, toprak kokulu
Erkenden kalkardık, gözler uykulu
Bazlama pişerdi üstü buğulu
Sacın üzerinden hemen kapardık
Çökelekli, kefli sıkmaç yapardık
Sofra kurulurdu sekiz kardeşe
Hiç kimsede yoktu bizdeki neşe
Hamd olsun, konmadık yurda, kreşe
Anam sevgi ile büyüttü bizi
Hırkası yorgandı, yastıktı dizi
Duvarlar kerpiçti, kamıştı tavan
Dam yuvaklanırdı yağmurda o an
Yoktu odamızda kanepe, divan
Diz dize oturur kavurga yerdik
Bilmece sorardık, sohbet ederdik
Öküz tımarlanır, koyun yemlenir
Ellerin çatlağı bir bir emlenir
Sobanın üstünde çaylar demlenir
Dağ çayı kokusu evi sarardı
Serde huzur, ağızlarda tat vardı
Babam çiftçilikle meşgul olurdu
Cuma geceleri Kur’an okurdu
Anam kış günleri halı dokurdu
Halı bittiğinde pazara çıkar
Alınırdı sucuk, bisküvi, şeker
Orakla biçerdik fiği, buğdayı
Ebem pantoluma yaptı yamayı
Gaz lambası ışıtırdı odayı
O vakitler şükür, kanaat vardı
Büyüklere hürmet, itaat vardı
Tarlada yatardık harman zamanı
Rüzgâr ayırırdı çeçi, samanı
Unutmak mümkün mü o heyecanı?
Pilavın yanında koruk turşusu
Hemen çağrılırdı harman komşusu
Kuzum der, bağrına basardı dedem
Aklıma gelmezdi gam, keder, matem
Gelir mi geriye, bir daha o dem?
Dedem öğretirdi namaz kılmayı
Besmeleyle ilk lokmayı almayı
Mehmet Postallı / 2016