DORUKLARDAN SOR BENİ
Çok zor bir dönemde doğdum, yaşadım;
Toprak kokan beşiklerden sor beni.
Düşe kalka attım iki üç adım;
Kapandığım eşiklerden sor beni.
Biraz palazlanıp dillendiğim dem
Şu doğru, şu yanlış, şu iyi, şu kem
İlk önce, Allah'ı öğretti dedem
Beslendiğim kaynaklardan sor beni
Altı yaşındayken gittim harmana
Belledim ki, ekmek yokmuş yatana
Ufacık bir orak verdiler bana
Deste deste başaklardan sor beni
İlkokul bitince diploma aldım
O sene marangoz çırağı oldum
Yaz geldi, kendimi tarlada buldum
Yolumdaki sapaklardan sor beni
Bendim evimizin büyük çocuğu
Küçükken öğrendim özü, kabuğu
Sürerdim, bellerdim çifti, çubuğu
Sabanlardan, küreklerden sor beni
Benim taydaşlarım oynarken oyun
Önüme kattılar bir sürü koyun
Yamaçlarda yaydım, içirdim suyun
Kuzulardan, oğlaklardan sor beni
Durağım olurdu pınar başları
Seyrederdim suda yunan kuşları
Haz verirdi ürkek, hoş bakışları
Derelerden, oluklardan sor beni
Pilav pişirmeye ateş yakardım
Tenceremi, kaşığımı yıkardım
Her birine imrenerek bakardım
Renk renk açmış çiçeklerden sor beni
Bazen yağmur yağar, bazen sulu kar
Tepemde gökgürler, şimşekler çakar
Çok nimetin yedim, edemem inkâr
Sütyüzülü çöreklerden sor beni
Yıldızlar yoldaşım, fenerim kamer
Uyusam koyunu canavarlar yer
Dağlarda kalmadı basmadığım yer
Dik duruşlu doruklardan sor beni.